×

BİR TEKNOLOJİ EFSANESİ: NURİ DEMİRAĞ

BİR TEKNOLOJİ EFSANESİ: NURİ DEMİRAĞ


Türkiye Cumhuriyeti tarihinde pek çok ilke imza atan, özellikle havacılık ve teknoloji alanında Türkiye’nin gelişebilmesi için hayatını feda etmiş olmasına rağmen maalesef ki bunların karşılığını alamamış bir ismi konu alıyoruz bugün.

Nuri Demirağ, 1886 yılında Sivas’ın Divriği kasabasında dünyaya gelmiştir. Henüz 3 yaşında iken babası Mühürdarzade Ömer Bey’i kaybetmiş, bu elim vaka sonucu ortaöğretim hayatını annesi Ayşe Hanımın himâyesi altında Divriği Rüştiye Mektebi’nde tamamlamıştır. Mezun olduktan sonra aynı okulda öğretmen yardımcısı olarak bir süre görev yapmıştır.

1903 yılında, 17 yaşındayken, Ziraat Bankası’nın açtığı sınavda başarılı bir sonuç alarak 1904 yılında, Koçgiri şubesine memur olarak atandı. Fakat 1918 yılında devlet memuriyetinden kendi isteği dâhilinde ayrılarak İstanbul’da “Türk’ün Zaferi” ismini verdiği sigara kağıdı atölyesini kurmuştur. Türkiye o yıllarda işgal altında olmasına rağmen kendisi bu dönemde birçok ticarî başarı elde etmiştir. Kazandığı parayı kişisel harcamaları dışında İstanbul’daki milli mücadele cemiyetlerine manevi desteğin yanında maddi olarak da katkı sağlayarak değerlendirmiştir.

Cumhuriyetin ilanından sonra Fransızlar üstlendikleri demiryolu yapımını 1926’da durdurma kararı alıp ülkeyi terk ettiler. Bu olaydan sonra Nuri Demirağ, tapu dairesinde mühendis olan kardeşi Abdurrahman Naci Bey’i de memurluktan ayırarak birlikte bu işin müteahhitliğine başladı. Samsun–Erzurum, Sivas-Erzurum ve Afyon–Dinar hattını, dağlık arazi ve kayalık arazide balyozlar ile dağları delip, tüneller açarak 1012 kilometrelik demiryolunu bir yıl gibi kısa bir sürede tamamladı. Demirağ, Türkiye’deki 10 bin km’lik demiryolu ağının 1250 km’lik bölümünün inşasında en önemli rolü oynamıştır. Bu üstün başarısından ötürü 1934 yılında, soyadı kanunundan sonra Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından kendisine “Demirağ” soyadı verilmiştir.

Asya’yı Avrupa’ya bağlayacak köprünün projesini ilk kez kendisi yapmıştır. Amerika’dan gelen uzmanlarla birlikte 4 yıl süren bir araştırma sonucunda köprü projesini Salih Bozok aracılığı ile 1934 yılında Atatürk’e ulaştırdı. Atatürk, projeyi çok beğendi ve hükümete sundu fakat ne yazık ki hükümet projeyi geri çevirdi.
1933 yılında, Divriği’ye enerji sağlama planlarını yaparken 1966 yılında yapımına başlanan Keban Barajı projesini ilk kez gündeme getirdi.

Demirağ, demiryolu inşaatlarına devam ederken,  “Karabük Demir Çelik, İzmit Selüloz, Sivas Çimento, Bursa Merinos tesisleri, Eceabat Havalimanı” gibi çeşitli büyük inşaat projelerine de başladı.

1936 yılında, ‘Beşiktaş Nuri Demirağ Uçak Atölyesi’nin temelleri atıldı. Divriği’de yapılacak fabrikanın çalışmaları da böylece başlamış oldu. İlk etapta, İstanbul’da bir deneme atölyesi kurmayı hedefleyen Demirağ, bunun için Çekoslovak menşeili bir şirketle anlaştı. Barbaros Hayrettin Paşa İskelesi’nin yanında atölye binası inşa edildi (Deniz Müzesi’nin solunda bulunan büyük sarı bina). Deneme uçuşlarını yapabilmek için Yeşilköy’deki Elmaspaşa Çiftliği’ni satın aldı ve üzerinde büyük bir uçuş sahası, hangarlar ve uçak tamir atölyesi yaptırdı.

Bu uçuş sahası, Avrupa’nın en büyük havalimanlarından birisi olan Amsterdam Havalimanı kadar büyük bir alandı ve günümüzde Uluslararası İstanbul Atatürk Havalimanı adı altında faaliyet göstermektedir.
Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden olan Selahattin Reşit Alan, üretilecek uçak ve planörlerin planını çizdi. 1936’da ilk tek motorlu uçağın üretimini gerçekleştiren Nuri Demirağ, uçağa kendi ismini verdi: Nu.D-36.

1938’de Nu.D-38 adlı çift motorlu 6 kişilik yolcu uçağı yapıldı. 1939’da ise Türkiye’nin ilk yerli paraşüt üretimini gerçekleştirdi. 1939 yılında, Erzincan’da cumhuriyet tarihinin en büyük felaketlerinden birisi yaşandı. 7.2 şiddetinde yaşanan deprem sonucu yürütülen kurtarma çalışmalarına katıldı ve depremde evlerini kaybeden vatandaşlara prefabrik evler yaptırdı.

İstanbul Teknik Üniversitesi’nde bir Uçak Mühendisliği bölümü açılmasına öncülük etti. 1941 yılında ilk Türk yapımı uçak, İstanbul’dan Divriği’ye uçtu. Uçağın pilotu ise oğlu Galip Demirağ idi.

1938 yılında, Türk Hava Kurumu, 65 planör satın almak için sipariş verdi. 65 planör kısa sürede teslim edildikten sonra; sipariş edilen Nu.D-36 adlı 24 eğitim uçağı tamamlanmış, deneme uçuşları İstanbul’da gerçekleştirilmişti fakat Türk Hava Kurumu, Nuri Demirağ’a verdiği uçak siparişini iptal etti. Olay mahkemeye taşındı ve iki ayrı bilirkişinin olumlu rapor yazmasına karşın THK uçakları almaktan vazgeçti. Daha sonra, uçakların yurt dışına satılmasını engelleyen bir kanun çıkartıldı ve hem yurt içi hem yurt dışı sipariş alamayan fabrika 1944 yılında kapanmak zorunda kaldı. Demirağ, hükümet üyeleri ve Cumhurbaşkanı’na mektuplar yazıp yanlışın düzeltilmesi gerektiğini söylese de yaptığı girişimler başarısızlıkla sonuçlandı ve fabrika bir daha asla açılamadı.

Bilindiği gibi Atatürk, ekonomide liberal politikaları benimseyerek özel teşebbüsün geliştirilmesi için çalıştı. Nuri Demirağ’da onun döneminde böyle büyük yatırımlara kalkışmıştır. Demirağ’ın Genelkurmay Başkanlığı’yla yazışmalarından anlaşıldığı kadarıyla Atatürk döneminde böyle bir teşebbüs desteklenmiş ve takdir edilerek gerekli izinler ivedilikle verilmiştir. Fakat Atatürk’ten sonrası için aynı şeyleri söyleyebilmek pek de mümkün değildir.

Hayatı boyunca pek çok ilke imza atan, ülkesinin teknoloji ve havacılık alanlarında ilerlemesini hedef eden ve bu uğurda da yıllarını harcayan Nuri Demirağ, 13 Kasım 1957 tarihinde şeker hastalığı sebebi ile hayatını kaybetti. Kendisini saygı ve minnetle anıyoruz.

Yorum gönder