×

Çok Mu Çok İlkeliz_ İmgelerin Hayatımıza İşleyişi

Editörün Notu: Şimdi, bu okuyacağınız yazı çerezlik, basit, eksik ya da yanlış gelebilir. Eeee biz ne okuduk da diyebilirsiniz. Normal. Çünkü bu sanat. Fakat bunu yazan bir sanat eserinin üzerindeki sanatın ne demek olduğunu bilen bir insan. Yine de siz onun sanat gücüne laf etmeyin. sakın. Her neyse basit bir yazı. Korkun çünkü sizlere saatler sürecek bir araştırmaya itecek. Unutmayın. İmgeler. İmgeler. İmgeler.

Yazan: Dilara Bhatti

Editör: Taha Berk Arslan

İnsan olmanın şüphesiz en zor yanı, kuantum bilgisayarlarını icat edebilmişken sofradaki ete iştahla bakmamızdır. (Vejeteryanlar için maydanoz opsiyonel.)

Yahut teorik fizik üzerine konuşurken yanımızdan geçen çiçek gibi kadına şöyle bir dönmemiz. (İnkâr faydasız.)

Ne denli gelişirsek gelişelim, en yaşlı atalarımızla ortak güdüleri taşımaya devam edeceğiz.

Bu güdülerden en bilindiklerini sürüngen beyinlerimiz sayesinde (ya da yüzünden) muhafaza ediyoruz. Beslenmek, üremek, savaşmak, kaçmak

Ama en ilginci, atalarımız dünyayı keşfettikçe ortaya çıktı: İmgeleştirmek.

İmge herhangi bir şey olabilirdi. Resim, heykel, dans… Önemli olan çağrışım, özlem ve amaçtı. İnandıkları tanrılarını çizerek, kötülükten korunabilirlerdi. İnandıkları tanrılarını taştan oyarak, heykele değil fakat heykel yoluyla tapınabilirlerdi. Ateş etrafında dans ederek, tanrılardan yağmur isteyebilirlerdi. Amaçlarını bu şekilde gerçekleştirdiklerine inanmak yeterliydi.

İlkeller için yararlılık açısından, bir kulübenin yapımıyla bir imgenin üretimi arasında hiçbir ayrım yoktur. Kulübeler onları yağmurdan korur. Yaptıkları resimler, heykeller ve ritüeller ise ‘öteki‘ güçlerden.

200w_d Çok Mu Çok İlkeliz_ İmgelerin Hayatımıza İşleyişi Denemeler

İlkel toplulukları anlamamız için, imgeleri izlenecek güzel şeyler olarak değil de; ‘kullanılacak‘ güç dolu nesneler olarak görmeye iten yaşantıyı kavramalıyız. Üstelik bu duyguyla özdeşleşmek pek de zor değildir.

Buzul çağından değil, kendimizden başlayalım.

Annenizin, kardeşinizin, eşinizin, köpeğinizin fotoğrafına bakın. Elinize bir iğne alıp gözlerine batırmak, kağıdın herhangi bir yerini delmek kadar önemsiz midir?
Yalnızca kâğıt üzerinde kafalarını boyunlarından yırtarken bile en ufak bir rahatsızlık duymaz mısınız?

Fakat, bunun annenize zarar vermeyeceğini biliyorsunuz. Yine de, böyle bir davranışta bulunmuş olmayı düşünmek bile sizi irkiltebilir.

Nerede olduğu bilinmez ama bir yerlerimizde; imgeye yapılan şeyin, o imgenin canlandırdığı kişinin kendisine yapıldığı gibi saçma bir duyum hâlâ yaşamaktadır.
Dünyanın her yerinde, halk hekimleri veya büyücüler, hep şu büyüyü ortaklaşa uygulamışlardır: Düşmana benzeyen kabaca bir bebek yaptıktan sonra, zararın onun üzerine düşmesi dileğiyle bu bez bebeği delmişler, yakmışlardır.

Voodoo mu dediniz? Aynen öyle. Siz de biliyorsunuz.

200w_d Çok Mu Çok İlkeliz_ İmgelerin Hayatımıza İşleyişi Denemeler

İngiltere’de her yılın 5 Kasım’ında kutlanan Guy Fawkes gününde yakılan kukla da, aynı boş inancın bir kalıntısıdır.

İmgeler

İmge ile gerçeklik arasındaki ayrım, ilkeller için Korsanlık veya poliscilik oynayan çocuklar gibidirler ve bir noktada, oyunun nerede bittiğini fark edemezler. Ama çocukların çevresinde her an büyüklerin dünyası vardır. Taha dayıları onlara “Yatma vakti geldi!” der. (İMGE İMGE)

Fakat ilkellerin yanılsamalarını bozacak benzer bir dünya yoktur. Çünkü kabilenin her üyesi danslara ve kutsal törenlere katılır. Hepsi, kuşaktan kuşağa bu törenlerin anlamını öğrenmişler, içlerine işlemişlerdir.

İlkeller‘ gibi bizim de peşinen kabul ettiğimiz birtakım inanışlarımız, davranışlarımız vardır. Birileri çıkıp tartışma konusu edinceye dek bunların farkına varmaz, ve binlerce yıl öncesinden farklı sanırız.

200w_d Çok Mu Çok İlkeliz_ İmgelerin Hayatımıza İşleyişi Denemeler

Devlet büyüklerimize saygı göstermek için anıtlarını dikiyoruz. Evlenince yüzük takıyoruz. İnançlılarımız Kâbe etrafında dönüp, haç taşıyor. Bayrak asıyoruz. Çocuklarımızın vesikalıklarını cüzdanımızda taşıyoruz. Sevgilimizin tişörtüne sarılıyoruz. Küçük bir çocuk ayağını masaya vurunca, masaya kızıyoruz.

Mars biletlerine isimlerimizi yazdırırken, mağara duvarlarına resim yapan ilk insanlardan çok da uzak değiliz.

Yalnızca birkaç harften oluşan ve başka insanlarla paylaştığımız bir ismin, Mars’a gidecek olması bizi özel hissettiriyor.
Bu noktada, kötü ruhlardan korunmak için ayinler yapan bir ilkelden farkımız yok!

200w_d Çok Mu Çok İlkeliz_ İmgelerin Hayatımıza İşleyişi Denemeler

Yerliler, bir keresinde, sürülerinin resmini yapan Avrupalı bir ressama, korkuyla şu soruyu sormuşlardır: “Hayvanlarımızı alıp götürürsen, neyle yaşarız biz?

200w_d Çok Mu Çok İlkeliz_ İmgelerin Hayatımıza İşleyişi Denemeler

İmgeler ve sanatın bir yansıması.

Yorum gönder