Son günlerde, 3I/ATLAS yıldızlararası cisminin 3 Ekim 2025’teki Mars geçişinin ardından medyada görünürdeki sessizliğe bürünmesi hakkında çok sayıda hayranımdan sorular aldım.
(Diğer çeviri yayınlarına buradan ulaşabilirsiniz: 3I/ATLAS Çevresindeki Gaz Bulutunda Demir Olmaksızın Hızla Artan Siyanür ve Nikel Üretimi 3I/ATLAS Hakkında Haberler: Kütleçekimsel Olmayan İvmelenme Eksikliği, Anormal Derecede Büyük Kütleli Bir Cisme İşaret Ediyor
NASA’nın Mars Yörünge Keşif Aracı (MRO) üzerindeki Yüksek Çözünürlüklü Görüntüleme Bilim Deneyi (HiRISE) kamerasından; NASA’nın MAVEN uzay aracı üzerindeki Görüntüleme Morötesi Tayfçekeri’nden (IUVS); ESA’nın Mars Express’i üzerindeki Yüksek Çözünürlüklü Stereo Kamera (HRSC) ile OMEGA ve Mars Atmosferi Özelliklerinin Araştırılması için Tayfölçüm (SPICAM) tayfçekerlerinden; ESA’nın ExoMars Trace Gas Orbiter’ı (TGO) üzerindeki Renkli ve Stereo Yüzey Görüntüleme Sistemi (CaSSis), ExoMars için Kızılötesi Tayfçeker (ISEM) ve NOMAD tayfçekerinden; Çin’in Tianwen-1’i üzerindeki Orta Çözünürlüklü Görüntüleme Kamerası (MoRIC) ile BAE’nin Emirlikler Mars Misyonu’nun Umut Yörünge Aracı üzerindeki Emirlikler Keşif Görüntüleyicisi (EXI) ve Emirlikler Mars Kızılötesi ve Morötesi Tayfçekerleri’nden (EMIRS ve EMUS) görüntüleme ve tayfölçüm verileri bekliyoruz.
Cevap olarak, NASA’nın ABD hükümetinin kapanmasından etkilendiğini ve büyük araştırma ekiplerinin bilimsel raporları yayımlamasının genellikle günler ila haftalar sürdüğünü açıkladım. Uzun gecikmeler, dünya dışı uzaylı zekasının değil, daha ziyade dünyevi insan aptallığının bir göstergesidir.
Mars raporlarındaki bu arada ortaya çıkan bir başka soru da, yıldızlararası nesnelerin Güneş etrafındaki Dünya’nın ekliptik düzlemine beklenen yaklaşma açısıyla ilgiliydi. Yakın tarihli bir makalede (buradan erişilebilir), 3I/ATLAS’ın yolunun ekliptik düzlemle 4,89 derece içinde hizalanmasının, yüzde birin kesri kadar rastgele bir şansla son derece nadir olduğunu savundum. Bazı hayranlar, Samanyolu diskinden gelen nesnelerin ekliptik düzleme göre küçük eğim açılarında girme olasılığının daha yüksek olup olmayacağını sordu.
Yanıt olarak, ekliptik düzlemin Samanyolu diskinin düzlemine göre yaklaşık 60 derece yanlış hizalandığını açıkladım. Bu yanlış hizalanma açısı, 3I/ATLAS’ın eğim açısından on kat daha büyüktür. Bu düzlemlerin yönelimi, onu izleyen nesnelerin açısal momentum vektörü ile tanımlanabilir. İki vektörün hizalanma olasılığı, açısal ayrılıklarının kapsadığı katı açı olarak ölçeklenir (bu, küçük açılar için açının karesi olarak ölçeklenir), bu da 3I/ATLAS için yüzde birden daha az bir rastgele şans olduğunu düşündürür.
Ayrıca, galaktik diskteki yıldızların, Samanyolu’nun merkezi etrafındaki dönüş hızlarının yaklaşık %10’u kadar rastgele bir hızı vardır. Diskin geri getirici kütleçekim kuvveti nedeniyle, sözde bir episiklik hareketle yukarı ve aşağı giderler. Yerel olarak, yıldızların hız dağılımı tüm yönlerde 2 katı bir faktör dahilinde karşılaştırılabilir. Bu, yıldızlararası nesneler gibi gezegen sistemlerinden kaynaklanan herhangi bir izleyici popülasyonu için beklenen bir durumdur. Sonuç olarak, yıldızlararası nesnelerin Güneş sistemine her yönden gelmesi beklenmektedir (yakın tarihli bilimsel makalelerde burada, burada ve burada tartışıldığı gibi). Gerçekten de, 1I/`Oumuamua ve 2I/Borisov, ekliptik düzleme göre sırasıyla 123 ve 44 derecelik eğimlerle güneş sistemine girmiş, bu da 3I/ATLAS’ın eğim açısını anormal derecede küçük kılmaktadır.
Son olarak, yeni video röportajlarının (burada ve burada yayınlandı) yayımlanmasının ardından aşağıdaki mesajı aldım:
“Profesör ve bilim insanı Avi Loeb, ben disiplinlerarası bir sanatçıyım ve size uzayla ilgili fikirlerinizi gerçekten büyüleyici bulduğumu ve son zamanlardaki yıldızlararası nesne hakkındaki röportajlarınızı izlediğimi söylemek istedim.
Normalde bilim insanlarına yazmam ve meşgul bir insan olduğunuzu bildiğim için bunu kısa tutacağım.
Size yazmaya karar verdim çünkü yaptığınız araştırmanın önemli olduğunu düşünüyorum ve bunu yaptığınız için size teşekkür etmek istedim.
Verdiğiniz röportajlar sanatıma ilham verdi. Tamamlandığında bir resim göndermemi isterseniz gönderebilirim. Sanatı sevip sevmediğinizi bilmiyorum.”
Elbette sanatı seviyorum çünkü onu, bazen bilimsel karşılığı kadar anlayışlı, gerçeğin meşru bir yorumu olarak değerlendiriyorum. Bilim insanları, doğa yorumlarının Evren’deki tüm zeka biçimleri tarafından paylaşılan evrensel bir değere sahip olduğu yanılsamasına kapılırlar. Daha yüksek seviyeli bir uzaylı zekasıyla karşılaşmaktan beklediğim en büyük vahiylerden biri, uzaylı biliminin bizimkinden farklı olduğunun farkına varılmasıdır. İnsan beyninin boyutu, insan vücudunun metabolik güç yükünün %20’sini tüketmekle sınırlandırılmıştır. Eğer uzaylı varlıkların daha büyük beyinleri varsa veya sahip olduğumuzdan daha iyi yapay zeka sistemleri tarafından destekleniyorlarsa, o zaman gerçeği en iyi bilim insanlarımızdan çok daha iyi anlamış olabilirler. Onların Albert Einstein versiyonu, laboratuvarda bebek evrenler yaratmayı, uzay araçlarını itmede kuantum vakum dalgalanmalarından nasıl yararlanılacağını veya sonsuza kadar nasıl yaşanacağını çözmüş olabilir. Bu zeka seviyesiyle, karasal yapılarımız bir karınca yuvası gibi görünürdü çünkü onların faydaları, üzerinde doğduğumuz kayalık gezegen olan Dünya ile sınırlıdır. Sanatsal hayal gücü, yan görüşümüzü engelleyen at gözlüklerini çıkarma ve emlakın çoğunun bulunduğu kozmosta aradığımız bilginin ufkunu genişletme potansiyelini barındırır.
3I/ATLAS gibi yıldızlararası nesnelerin uzaylı teknolojileri taşıması ve hayal edilemez uzaylı dünyalarını temsil etmesi olasılığı, Judy Garland’ın “Oz Büyücüsü” filmindeki şarkısının sözlerine yepyeni bir anlam katıyor:
Somewhere over the rainbow
Way up high
There’s a land that I heard of
Once in a lullaby
Somewhere over the rainbow
Skies are blue
And the dreams that you dare to dream
Really do come true
Someday I’ll wish upon a star
And wake up where the clouds are far behind me
Where troubles melt like lemon drops
Away above the chimney tops
That’s where you’ll find me
Somewhere over the rainbow
Bluebirds fly
Birds fly over the rainbow
Why, then, oh, why can’t I?
If happy little bluebirds fly
Beyond the rainbow
Why, oh, why can’t I?
Yazar Hakkında

Avi Loeb, Galileo Projesi’nin başkanı, Harvard Üniversitesi’nin Kara Delik Girişimi’nin kurucu direktörü, Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’ndeki Teori ve Hesaplama Enstitüsü’nün direktörü ve Harvard Üniversitesi astronomi bölümünün eski başkanıdır (2011–2020).[1][2] Kendisi, Başkan’ın Bilim ve Teknoloji Danışmanları Konseyi’nin eski bir üyesi ve Ulusal Akademiler Fizik ve Astronomi Kurulu’nun eski başkanıdır.[2] “Extraterrestrial: The First Sign of Intelligent Life Beyond Earth” adlı çok satan kitabın ve 2021’de yayımlanan “Life in the Cosmos” adlı ders kitabının ortak yazarıdır.[1] “Interstellar” adlı yeni kitabının ciltsiz baskısı Ağustos 2024’te yayımlandı.
Bu yazı MEDIUM sitesindeki https://avi-loeb.medium.com/new-questions-and-answers-about-3i-atlas-faacb48feb93 yazısının çevirisidir.

5 thoughts on “3I/ATLAS Hakkında Yeni Sorular ve Cevaplar”